Ne zormuş Müslüman kadının örgütlenmesi: Yeni Şafak bitirdi, Milli Gazete başladı
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken ‘evlendirmesi’ ve H.K.G.’nin yıllarca cinsel istismara maruz bırakıldığının ortaya çıkması üzerine başlayan davada İstinaf’ın cezaları az bularak bozdu. Kararın ardından sanıkların yargılanmasına dün yeniden başlandı. Sanık avukatlarının mazeretli şekilde duruşmaya katılmamaları nedeniyle dava 10 Haziran’a ertelendi.
YENİ ŞAFAK KADEM’İ HEDEF ALDI
Görülen davanın iftira olduğunu ve İslami camiayı hedef almak için kara propaganda aracına dönüştürüldüğünü savunan iktidara yakın Yeni Şafak gazetesi, duruşmanın ertesi günü (07 Mayıs 2024) manşetinden yayınladığı haberi ile davanın avukatı Canan Sarı’yı hedef aldı.
H.K.G davası avukatlarından olan Canan Sarı’nın aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın Mütevelli heyeti başkanı olduğu KADEM’in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olması ise dikkat çekti.
YENİ ŞAFAK’TAN SONRA MİLLİ GAZETE
Yeni Şafak gazetesinin ardından Milli Gazete de bugün manşetinden yayınladığı bir haberle KADEM’i hedef aldı. Gazete, ‘Büyük İslam alimine dil uzattılar’ başlıklı haberinde, KADEM’in, Ömer Nasuhi Bilmen’in eserlerindeki ‘hükümleri’ eleştirmesine tepki gösterdi.
Milli Gazete’de yer alan haberin tamamı şu şekilde:
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “İstanbul Sözleşmesi” ve daha birçok Batı dayatmasını ısrarla savunarak, Türkiye’de aileyi ifsat çalışmalarının bayraktarlığını yapan Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM), akademik çalışma adı altında, İslam’ın erkek ve kadın münasebetlerini tayin eden hükümlerine hadsiz eleştiriler getirdiği ortaya çıktı.
KADEM’in Kadın Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan “Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde Toplumsal Cinsiyet” isimli makalede; manevi ve toplumsal değerlerimiz ile aile yapımız küstahça hedef alınmış. İslam’ın kadın ve erkek için verdiği hükümleri “toplumsal cinsiyet” gibi tehlikeli bir kavram üzerinden eleştiren söz konusu makaleye tepkiler yükselmeye devam ediyor.
Her fırsatta toplumsal yapımızı ve aile kurumunu hedef alan KADEM, akademik çalışmalar üzerinden ifsat çalışmalarına devam ediyor. KADEM’in Kadın Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan bir makalede büyük İslam ulemasından Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi’nin “Büyük İslam İlmihali” eseri üzerinden yazılan makalede, dinimizin kadın ve erkek münasebetleri konusunda verdiği hükümler hadsizce eleştirilmiş. “Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde Toplumsal Cinsiyet” isimli makalede İslami hükümlerin gelenekler ve kültürel değerlerle belirlendiği gibi saçma bir sonuç çıkarılmış. Türkiye’de hemen her kesimden âlimlerin, ilahiyatçıların ve İslami camiaların otorite kabul ettiği “Büyük İslam İlmihali” üzerinden hazırlanan makalenin yazarı Dicle Üniversitesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Esra Aslan Turan’ın yaptığı birçok çalışmada İslam’ın hükümlerini “toplumsal cinsiyet” gibi tehlikeli bir kavram üzerinden eleştirildiği de göze çarpıyor.
İSLAM’DA KADININ DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİ ÖNE SÜRÜLÜYOR
Son yıllarda özellikle de cinsi sapkınlığı ve feminizmi meşrulaştırmak amacıyla sıkça kullanılan “toplumsal cinsiyet” kavramıyla aile yapımız, ahlaki değerlerimiz ve kutsalımız açıkça hedef alınıyor. KADEM’in yayınladığı Kadın Araştırmaları Dergisinde, Dicle Üniversitesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Esra Aslan Turan tarafından yayınlanan bir makalede de “toplumsal cinsiyet” kavramı üzerinden dinimizin kadın ve erkek üzerine verdiği hükümler açıkça eleştiriliyor. “Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde Toplumsal Cinsiyet” isimli makalede de feminist bir yaklaşımla İslam’da kadının değersizleştirildiği öne sürülüyor. Bozuk ve çarpık bir anlayışla kaleme alınan makalede kadın, adeta erkekle yarıştırılıyor. Yüce dinimiz İslam’a göre kadın ve erkeğin insan olarak eşit olduğu ancak fıtratlarına göre farklı hükümler verilmiş olmasını kabul etmeyen makale yazarı Turan, Büyük İslam İlmihali’nde yer alan fetvaları eleştiriyor. Esra Aslan Turan yazdığı “Diyarbakırlı Kadınlarda Namus, Kadınlık ve Din”, “İmamların Erkeklik Anlayışı” gibi makalelerinde de kuru bir feministlikle İslam’ın hükümlerini kendince yorumlayıp eleştiriyor.
FIKIH VE TEFSİR LİTERATÜRÜNÜN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYORMUŞ
Makalede geçen “Kadınların bireysel ve kamusal haklardan dışlanmış, erkeğin iznine tabi bir köle veya çocukla bir arada değerlendirildiği, devam eden bölümlerde de açık bir şekilde fark edilir” ifadeleri, açıkça bir iftira niteliği taşıyor. Büyük İslam İlmihali’nde kadınların köle gibi görüldüğü yönünde bir algı oluşturmaya çalışan makalede, bu iftiraya toplam 14 kez yer verilmiş. Makale boyunca İslam’ın kadın ve erkeğin insan olarak eşit olduğu hükmü göz ardı edilerek cinsiyetlerin fıtratları hiçe sayılarak yazılmış. Kadının namaz kıldırmak için imameti üzerinden yazılan bir bölümde ise açıkça “Kadın neden cemaate namaz kıldıramıyor?” gibi bir sonuç çıkartılıyor. Kadın ve erkeğin rollerinin İslam’daki hükümlerinin açıkça eleştirildiği makalenin sonuç bölümünde, fıkıh ve tefsir literatürünün cinsiyetçi kodlarının gözden geçirilip yeniden yorumlanması gerektiği yazılmış. Feminist bir yaklaşımla yazılan makalede, iftira niteliğindeki birçok ifadede İslam’ın kadın ve erkek üstüne verdiği hükümler açıkça eleştiriliyor.
MAKALEDEKİ SKANDAL İFADELER
Büyük İslam âlimi Ömer Nasuhi Bilmen’in güzide eserindeki hükümlerin hoyratça eleştirildiği makalede yer alan skandal ifadelerden öne çıkan bazıları şu şekilde:
-Çalışma sonucunda kadını erkeğe karşı ikincil gören; gücü, iradesi, yönetme ve ifade etme kabiliyeti eksik biri olarak kodlayan geleneksel değer yargılarının Büyük İslam İlmihali’ndeki dinî hükümleri de şekillendirdiği görülmüştür.
-Eğitimli Müslüman kadınlar artık geleneksel dinsel söylemin kendileri hakkındaki yaklaşımından rahatsızlık duymakta ve onu sorgulamaktadırlar.
-Büyük İslam İlmihali’nde ortaya konulan hükümlerde erkeğin, bireysel özgürlükleri kadına göre tam olan bir cinsiyet olarak esas muhatap şeklinde görüldüğü, kadınların ise daha çok cinsel özellikleri ve rolleri üzerinden ele alınan, ev dışındaki hareketlilikleri ve etkinlikleri dinî engellerle mümkün olduğunca kısıtlanmaya çalışılan, köleler ve çocuklar gibi hukuken erkeğin hükmü altında olan bir cinsiyet olarak konumlandırıldığı görülmüştür. Bu açıdan Bilmen’in ilmihali, kendi döneminin cinsiyet ayırımcı geleneksel toplumsal değerlerini yansıtan, tekrarlayan, onaylayan ve pekiştiren bir yaklaşım ortaya koymaktadır.”
KADEM NEDİR?
KADEM, kendilerini ‘kadının onuru ile yaşayabileceği güvenli bir toplum ve adil bir gelecek inşa etmek amacıyla çalışan, ‘varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet’ ilkesini savunan’ bir sivil toplum kuruluşu olarak tanımlayan ve mütevelli heyeti başkanlığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yaptığı kuruluştur.